Yazarı: GÜLDEHAN NENG (Radikal İki den alıntıdır)
Andrea Bocelli'nin açtığı yoldan bir şahane sesli ve de bir o kadar yakışıklı bir İtalyan daha ilerliyor. Alessandro Safina. 1968 yılında Siena'da doğan Safina da operayı pop müzikle harmanlayarak daha geniş kitlelere yaymayı hedefliyor: "Bence birçok insan opera sesi duymaktan hoşlanıyor ama operaya gidemiyorlar. Aida'yı, Wagner'i bilmiyorlar çünkü bunlar dinlenmesi kolay müzikler değil. Ancak popüler bir şarkıda herkes için bir şeyler var." Alessandro Safina bu harmanı da gayet başarıyla yapıyor ikinci albümü "Musica di Te"de.
Çocukluğundan beri müzikle içiçe Safina. Özellikle operayla. Hatta yakışıklı tenorun 17 yaşına kadar başka hiçbir müzik türünü dinlemediği söyleniyor. Opera eğitimine önce anne ve babasıyla başlıyor. Babası operaya olan merakını aşılarken annesi de opera tarihini öğretiyor. Şan derslerinin parasını ödeyebilmek için kırtasiyede çalışıyor. Daha dokuz yaşındayken Safina, Puccini'nin "La Boheme"inde ve Tchaikovsky'nin "Eugene Onegin"inde sahneye çıkıyor. O sıralarda operayla profesyonel olarak ilgilenmeye karar veriyor ve Floransa'daki konservatuvara kabul ediliyor.
İşin ilginç tarafı 33 yaşındaki tenor, yaşıtlarının aksine, pop müzikle ta 17 yaşında tanışıyor. Ve Genesis, The Clash, U2 gibi grupları bir kere dinleyince pop müzikten kopamıyor. Hayatının dönüm noktasını İtalyan müzisyen Romano Musumarra'yla tanışması oluşturuyor. Daha önce Celine Dion, Pavarotti gibi isimlerle çalışan Musumarra, Safina'yla beraber
"popera" için çalışmaya başlıyor.
İlk albümü "Insieme a Te" en çok Hollanda'da ses getiriyor. Avrupa'da ve Amerika'da çok beğeniliyor. Sonra İtalya'da bir dizi konser veriyor Safina. "Moulin Rouge/Kırmızı Değirmen"in soundtrack'inde Ewan McGreggor'la düet yapıyor (Evet, o ses Alessandro Safina'ya ait). 2001'de Kraliçe Elizabeth'in taç giymesinin 50. yılı kutlamalarında Kraliçe için sahneye çıkıyor. Tüm bunların ardından ülkemizde de yeni çıkan "Musica di Te" geliyor. Ancak bunca koşturmacanın arasında genç tenorun en üzüldüğü şey artık doğup büyüdüğü yere yeterince vakit ayıramaması: "İtalya'ya geldiğim zaman eğer fazladan iki günüm varsa mutlaka büyüdüğüm yere geliyorum. Artık çılgın bir hayatım var; kız arkadaşıma vakit ayıramıyorum, yaşadıklarımın tadını çıkarmaya vakit ayıramıyorum. Bu tam bir trajedi".
Safina'nın yeni albümü 13 İtalyanca bir tane de İngilizce parçadan oluşuyor. Romantik ve yumuşak 'Musica di Te' ile başlayan albümde bu tür parçalara olduğu kadar hareketli, gençlere hitap edecek parçalara da yer veriliyor (Yakında 'Incanto'nun gece kulüplerinde dans müziği olarak çalındığını bile duyabiliriz). Şarkılarında bazen Latin bazen oryantal tınılar duyuluyor. En önemlisi de Safina'nın, albüm boyunca insanı sarıp sarmalayan sesi. Tok ama kulağı okşayan ses tam bir ziyafet. Kesinlikle pişman olmazsınız.
Ek olarak bende birşeyler söylemek isterim. Bizim doktor tenör Ferhat Göçer le geçen bir konser verdiler. Birde içlerinden en çok LUNA şarkısını beğendiğimi belirtmek isterim. Tabii diğer beğendiğim şarkılarıda hemen aşşağıya iliştiriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder